top of page

* 3.a) DUA *

   Dua; Allah'a seslenmek, çağırmak, ona yakarmak, ondan dilekte bulunmak demektir.Ä°nsanın doÄŸasında birine güvenme,sevme,sevildiÄŸini hissetme ve baÄŸlanma gibi temel ihtiyaçları  vardır.Bu ihtiyaçlarını gidermek için ise en güçlü olana yönelir. Bu yüzden dua, bütün dinlerde mevcuttur. Üstün bir varlığa inanan ve rahatlamak isteyen insan ÅŸu veya bu ÅŸekilde dua eder. Dolayısıyla insan için en huzur verici an, Allah ile baÅŸ baÅŸa kalınan andır.Bu durumun en güzel ÅŸekli de dua ile olur.Dua ile iç içe yaÅŸayanın her anında, her davranışında bir bilinç oluÅŸur ve artık günlük hayatında bile Rabb’ini unutmaz olur.Ä°nsan mutlu ya da mutsuz,sevinçli ya da üzüntülü olduÄŸu anlarda yani istediÄŸi her zaman dua edebilir. 

Dua etmenin belli bir kuralı yoktur. Hangi dilde ya da ne ÅŸekilde yapılırsa yapılsın Allah onu iÅŸitir.Asıl olan edepli, tevazu içerisinde, huÅŸu ile, gönülden ve içten olmaktır. Öylesi, aÄŸzı ile isteyip de, kalbi baÅŸka yerlerde gezerse, böyle bir duanın bir faydası, tesiri, olmayacaktır .

  Dua, gönülden, tüm kalbî hissiyatlarını " Falan kiÅŸinin yüzü suyu hürmetine " filan aracılığıyla,benim duamı kabul et!" demek, Allah'a ÅŸirk koÅŸmaktan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir. Ülkemizdeki, en büyük yanlış, birilerini büyüterek, ona olmadık sıfatlar yakıştırarak, elini, ayağını, cübbesinin eteÄŸini öperek, " YetiÅŸ! Ya Åžeyhi!" diyerek, olmadık ÅŸaklabanlıklar yaparak, okuyan, bilen, araÅŸtıran, inceleyen samimi dindarları içten üzmektedir. . Yüce Allah'ımız ÅŸöyle buyurur: “Kullarım beni senden sorarlarsa, gerçekten ben onlara çok yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm“ (Bakara suresi, 186. ayet). Peygamberimiz duanın Allah katında bir ibadet ve ÅŸerefli bir davranış olduÄŸunu bildirmiÅŸtir. Medineli müslümanlardan Ebû Ümâme adlı sahabîyi mescitte kederli bir ÅŸekilde otururken gören Resûlullah (s.a.s.), ona; “Namaz vakti deÄŸil, niçin mescitte oturuyorsun?” diye sorar. Sahâbî; “Üzüntülerim ve borçlarım sebebiyle buradayım, ey Allah’ın Resûlü!’’ diye cevap verir. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.s.); “SöylediÄŸin zaman, Allah’ın üzüntünü ve borçlarını gidereceÄŸi bir dua öÄŸreteyim mi sana?’’ der. Sahâbî; “Evet, öÄŸret ey Allah’ın elçisi!” karşılığını verir. Peygamberimiz (s.a.s.) de ona ÅŸu duayı öÄŸretir ve akÅŸam-sabah okumasını tavsiye eder:

 “Allah’ım! Kederden ve hüzünden Sana sığınırım, acizlikten ve tembellikten Sana sığınırım, korkaklıktan ve cimrilikten Sana sığınırım, borç altında ezilmekten ve insanların kahrından Sana sığınırım.”

  Allah'a inanan kimse başına bir sıkıntı geldiÄŸinde, bunlardan kendisini kurtaracak olanın Allah olduÄŸunun bilinciyle dua eder. Böylece içimiz rahatlar, yüzümüz aydınlanır, mutlu oluruz. Allah'ın her zaman insanları koruyup ,yardım ettiÄŸini bildiÄŸimiz için, "Allah'ım bana yardım et", "Allah kazadan, beladan (kötülüklerden) korusun", "Allah sabır versin", "Allah acil ÅŸifalar versin", "Allah rahmet eylesin" gibi dualar ederiz.

  Ä°nsanlar sıkıntılı anlarında nasıl dua ediyorlarsa rahata erdiklerinde de dua etmelidirler .Kur'an-ı Kerim'de ÅŸöyle buyurulur: “Ä°nsana bir sıkıntı dokundu mu gerek yan üstü yatarken, gerek otururken, gerekse ayakta iken bize dua eder. Ama biz onun bu sıkıntısını ondan kaldırdık mı, sanki kendisine dokunan bir sıkıntı için bize hiç yalvarmamış gibi geçer gider. Ä°ÅŸte o haddi aÅŸanlara, yapmakta oldukları ÅŸeyler, böylece süslü gösterilmiÅŸtir” (Yûnus suresi, 12. ayet). Ayetten de anlaşıldığı üzere dara düÅŸtüÄŸünde Allah'a sığınmak ,rahata erince Allah'ı unutmak çok yanlış bir davranıştır.Dua ettiÄŸi halde istediÄŸine kavuÅŸamayan insan,her zaman olduÄŸu gibi o zamanda da Allah Teala’nın takdirine razı olmalıdır.ÖrneÄŸin bir doktor hastasının talebini dinler ve ona göre ilaç verir.Hasta doktordan hangi ilacı isterse istesin eÄŸer o ilaç hastaya faydalı olmayacaksa vermez. Hasta da doktorun bu kararına rıza gösterir. Dolayısıyla dünya ile ilgili isteklerini Yüce Allah, kulun yararına göre hemen verebileceÄŸi gibi bir müddet sonra da verebilir veya duasının karşılığı ahirete bırakılmış olabilir.Åžunu da unutmamak gerekir ki,dua bir ibadettir.Ä°badetin neticesi ise daha ziyade ahirete bakar.Ve dua eden kabul edilmese bile o duanın uhrevi sevabından mahrum olmaz.Çünkü dua ile, insan Rabb’ine kul olduÄŸunu göstermiÅŸ olur.Dolayısıyla, dünya hayatına yönelik talepleri karşılanmayan kiÅŸi, duam kabul edilmedi, dememelidir. Peygamberimiz (s.a.s.); dua edene Yüce Allah’ın isteÄŸini ya dünyada hemen vereceÄŸini veya ahirette vereceÄŸini ya da istediÄŸi iyilik kadar kötülüÄŸün giderileceÄŸini bize haber vermiÅŸtir.Yeter ki dua,dua olsun,samimiyetle Rabb’e yönelsin .

                                                                               SELAM VE  DUA  Ä°LE...

bottom of page